Beyrunî’nin Saydana adlı eseri, onun yaşlılık eseri olarak bilinir. Bu eserde o kendisinin Arap veya İran kökenli olmadığını da açık ve seçik olarak dile getirmektedir. Ayrıca eseri ileri yaşlarda kaleme aldığını da belirtmektedir. Eserde, Beyrunî basit drogları ele alıp onların farklı dillerde adlarını vermiş, hangi hastalıklarda kullanılması gerektiğini açıklamıştır. Eser dil bilim açısından önem taşıdığı kadar tıbbi tedavi açısından da önem taşır. Beyrunî’nin çevre kültürlerin dillerinin, yani Sanskrit ve Hindi dillerinin yanı sıra Yunanca ve Latince konusunda da derin bilgisi vardır. Ancak eser, ilginç bir şekilde Latince değil, Roma dili olarak verilmektedir. Ayrıca sık olmasa da zaman zaman Bizans’taki kullanımlarıyla ilgili bilgilere de rastlanmaktadır. Eserde ilgi çeken terminolojilerinden biri de Türkçe terimlerdir. Her ne kadar bunlar sayıca fazla değilse de onun bu terimleri vermesi ilginçtir. Ayrıca bu terimlerde dikkatimizi çeken bir başka nokta da bu terimlerin bir kısmı artık Anadolu’da kullanılmayan terimlerdir. Dolayısıyla bize dönemindeki Türkçe terimler konusunda da sınırlı da olsa bilgi vermektedir. Eserin önemli özelliklerinden biri de kitabın sistematiğidir. Aynı dönemde yaşamış olan İbn Sina’nın meşhur eseri El-Kanun fi’t-Tıbb adlı eserinin ikinci kitabındaki sistematikle karşılaştıracak olursak önemli farkları belirlemek mümkün olmaktadır. Her iki bilim adamını eserlerine ve eserlerinde izledikleri yönteme göre karşılaştıracak olursak önemli farklar bulunduğu belirlenir. Beyrunî eczacılık adını taşıyan ilk kitabı yazan kişidir. Eczacılık kitabı aslında her ne kadar özde tedavide kullanılan bitkisel, hayvansal ve kimyasal maddeleri içeriyorsa da yukarıda da belirtildiği gibi, her bir maddenin farklı dillerden karşılıklarının verilmesi, onu leksikografi açısından da önemli kılmaktadır.