“III. Ulusal Yunus Emre Araştırmaları Çalıştayı” Eskişehir’de Yapıldı
Kurumumuzun destek verdiği ve paydaş olduğu “III. Ulusal Yunus Emre Araştırmaları Çalıştayı”, Osmangazi Üniversitesi Yunus Emre Araştırmaları Merkezinin bilimsel desteği ve ev sahipliğinde 05.05.2014 tarihinde Eskişehir’de gerçekleştirildi.
Çalıştayın açılışında konuşan Atatürk Kültür Merkezi Başkanı Prof. Dr. Turan KARATAŞ, özetle şunları söyledi: “Bugün, edebiyatımızın konuşulmaya değer en önemli meselelerinden biri nedir?” diye sorulsa, duraksamadan “Yunus Emre” derim. Neden derseniz, Yunus’a ait olduğu söylenen şiirlerin sayısından tutun da yazmalardan kaynaklanan ciddi metin farklılıklarına, Yunus’un yaşadığı varsayılan efsanevî/ menkıbevî hayata, şiirleri üzerinde yapılan şerhlere, yorumlara kadar çözülmesi gereken bir yığın mesele var önümüzde. Daha doğru dürüst, güvenebileceğimiz karşılaştırmalı bir Yunus Divanı yok elimizde. En kısa zamanda, adı değil meselesi, işi, uğraşı Yunus Emre olan bir enstitü kurulmalıdır. Önce sağlam, eksiksiz bir kaynakça hazırlanmalı, bütün malzeme bir havuzda toplanmalı. Sonra da bu sağlam bilgi, belge ve kayıtlar konunun uzmanlarına havale edilmelidir.”
Çalıştayın sabah oturumda, Prof. Dr. Belkıs Altuniş Gürsoy “Yunus Emre’de Sözün Edebi” başlıklı bildirisinde Yunus’un şiirlerinden yola çıkarak güzel ve erdemli söz söylemenin önemini ortaya koydu. Prof. Dr. Besim Dellaloğlu “Dünyalı Olmanın İmkânları” başlıklı bildirisinde, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Bizde klasik yok” sözünü açımlayarak Yunus’u nasıl ortak klasiğimiz katına çıkarabileceğimizi anlattı. Doç. Dr. Haşim Şahin de Yunus Emre’nin yaşadığı dönemin sosyal ve kültürel yapısını, Yunus’un dizelerini esasa alarak göstermeye çalıştı.
Öğleden sonra yapılan oturumda, Prof. Dr. Erdoğan Boz “Risaletü’n-Nushiyye’de Temel Değer Olarak Kibre Karşı Alçak Gönüllülük” adlı bildirisinde, Yunus’un, kibir hastalığına karşı aklın yardımıyla alçak gönüllülüğü öneren dizelerini açıkladı. Doç. Dr. Mirzap Polat ise insan-ı kamil kavramından yola çıkarak bu hâlin bir zirve olarak değil bir süreç olarak yaşanması ve anlaşılması gerektiğini söyledi. Doç. Dr. Zekeriya Başkal ise Yunus Emre’nin Batı dünyasında anlaşılmasının önündeki engelleri anlattı ve şiirlerindeki söyleyiş güzellikleri üzerinde durdu.
Kapanış oturumunda ise genel değerlendirmelerin ardından söz alan Vatikan Büyükelçimiz Dr. Kenan Gürsoy: “Aslında bugün burada hepimiz Yunus Emre’nin misafirleriyiz, onun davetine icabet ettik.” dedi. Prof. Dr. Gürsoy’un nazara verdiği hususlar şöyleceydi: Yunus’un hayatı, eserleri, şahsiyeti, sosyal-tarihî kişiliği, dönemindeki insanlarla ilişkileri mutlaka titizlikle araştırılmalı, ortaya konmalı. Fakat bunun yanında bir de “Yunus Ruhu” dediğimiz bir olgu var. Karşımıza çıkan farklı Yunus portrelerinden hiçbirisine sığmayan, bunların hem her birisi hem de hiç birisi olmayan bir Yunus ruhu. Herkes baktığı yerden farklı bir Yunus görüyor. Her birimiz bu ruhtan ilham alıyoruz. Hepimiz bu ruhun iklimindeyiz ve bu ruhu oluşturmaya devam ediyoruz. Gelenek olmadan sanat olmaz, insan da olmaz. Yunus, bizim kültürümüzün irfan hâline gelmiş şeklidir. Bu geleneklilik insandan, insan davranışından, hâlinden öğrenilir. Taklit yoluyla değil, yaşayarak öğrenilir. Yunus, bizim için bir hâl referansı, oluş referansıdır. Bizim irfan iklimimizin değerleri kitaplardan değil insanlardan öğrenilir. Bu değerler de Yunus’un şahsında ete kemiğe bürünmüştür.