27. Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu Samsun’da Başladı.

Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü işbirliğiyle gerçekleştirilen 27. Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu Samsun’da Başladı.

25-28 Ekim 2023 tarihlerinde gerçekleştirilmesi planlanan sempozyumun açılış töreni dün saat 9.15’de Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Uzaktan Eğitim Merkezinde başladı. Açılışa Samsun Valisi Orhan Tavlı, Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Sabri Kılıç, OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, Kurumumuz Bilimsel Çalışmalar Müdürü İ. Evre ÇORUH, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Vedat Keleş, Sempozyum Düzenleme Kurul Başkanı Doç. Dr. Kemal Özkurt, akademisyenler ile öğrenciler katıldı.

Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan sempozyum, kurum tanıtım filmlerinin gösteriminden sonra protokol konuşmaları ile devam etti.

İlk konuşmacı Sempozyum Düzenleme Kurul Başkanı Doç. Dr. Kemal Özkurt kürsüde yerini alarak özetle şunlara değindi; “Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yılında, gelenekselleşmiş ve akademik dünyada kendine yer edinmiş olan ‘Ortaçağ ve Türk dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu’nun Samsun’da düzenlenmesi önemli bir anlam ifade etmektedir. Bu sempozyumun düzenlenmesinde yardımlarını gördüğümüz, vefa borcumuz bulunan kurumlar bulunmaktadır. Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı’nın teşvik edici desteklerinden dolayı kendilerine teşekkür borçluyuz. Sempozyumun akışını bildiren Doç. Dr. Kemal Özkurt, “Türkiye’nin farklı üniversitelerinden gelen 250 kadar akademisyen, tebliğler sunacaklar ve bilgi alışverişinde bulunacaklar. Sunumlarımız sonrasında düzenlenecek gezilerde; Onur Anıtı, Bandırma Vapuru Müzesi, Karadeniz’deki ilk insan yerleşkesi olan Tekkeköy Mağaraları ve Anadolu’nun en eski ahşap camisi olan Çarşamba Göğceli Camii’ni katılımcılarımızla birlikte görme fırsatımız olacak.”

Daha sonra kürsüye çıkan İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Vedat Keleş, sözlerine, “Kültürel miras zamanın eskimeyen birikimleridir.” diyerek başladı. Dekan Keleş, konuşmasında özetle şunlara yer verdi; “Anadolu coğrafyası dünya kültür tarihinin en önemli parçalarından biri olduğunu söyleyen İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Vedat Keleş, “Kültürel miras zamanın eskimeyen birikimleridir. Kültür bir toplumun en önemli dayanak noktalarından biridir. Eğer bu dayanak noktası ortadan kalkarsa toplumun bütün kesimlerinin zarar göreceği aşikârdır. Bu nedenle bizlere devredilen bu mirası korumak ve gelecek nesillere aktarmak hem bireysel olarak bir görevimiz hem de bütün kurumların önde gelen görevlerinden biri olmalıdır. Üzerinde yaşamış olduğumuz Anadolu coğrafyası dünya kültür tarihinin en önemli parçalarından biridir. Bu topraklar üzerinde yaşamak bizlere bir avantaj sağladığı gibi bizlere bir misyon da yüklemektedir. Ülkemizde kültürel miras çalışmalarının bin 800’lü yıllarda başladığı, Cumhuriyet döneminde ivme kazandığı ve son yıllarda da artış gösterdiği görülmektedir. Özellikle son yıllarda Arkeoloji ve Sanat Tarihi araştırmaları büyük bir ivme kazanmıştır. Bu ivme sadece Anadolu ile sınırlı kalmamış, bilim insanlarımızın Anadolu dışındaki coğrafyalarla da başarılı çalışmalara imza attığı ve bunları bilimsel yayınlara dönüştürüldüğü görülmektedir. Gerek arkeolojik kazılarda gerekse sanat tarihi kazılarında ortaya çıkan bu sanat eserleri, sadece birer sanat eseri değil, geçmiş ile günümüz arasında bağ kuran ve bunu geleceğe aktaran materyaller olarak da değerlendirilebilir. Bu bağlamda hem Arkeoloji hem de Sanat Tarihi, geçmişle günümüzü birleştiren ve geleceğimize ışık tutan temel disiplinler olarak bilinmektedir.”

Dekan Keleş’ten sonra kürsüde yerini alan Kurumumuz Bilimsel Çalışmalar Müdürü İ. Evre Çoruh ise, “Saygıdeğer bilim insanları, sevgili öğrenciler; hepiniz hoş geldiniz!” diyerek sözlerine başladı. Çoruh, özetle şunları söyledi; “Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlamaya hazırlandığımız şu anlamlı zaman diliminde barış ve esenlik içerisinde 27. Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu’nu ifa etmek üzere bu mekanda toplanmış bulunuyoruz. Ülke olarak büyük bir dikkat, teyakkuz ve üzüntüyle şahit olduğumuz Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren dehşet karşısında Gazi Mustafa Kemal’in ‘Yurtta sulh, cihan da sulh’ sözlerinin ne denli anlamlı olduğunun bir kez daha idrakindeyiz. Cumhuriyet’imizin 100. yaşını kutlamaya sayılı günler kala bizlere barış dolu bir ülkeyi armağan eden başta Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve bu vatan için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi sizlerin de huzurunda rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Sayın Vali’m, değerli hazirun; salona baktığımda aşina olduğum birçok yüz görüyorum. Demek istiyorum ki Kurum olarak pek çoğunuzla bir etkinlik, bir proje ya da bir yayın vasıtasıyla iş birliği yapmışız. Bu iş birliğimizin devam edeceğini umuyorum. Biraz önce Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığını tanıtan kısa filmimizi gördünüz. O yüzden sizleri yormamak adına Kurumumuz faaliyetlerinden bahsetmeyeceğim. Bu güzel etkinliğin gerçekleştirilmesini sağlayan OMÜ Sanat Tarihi Bölümüne, Başkanından öğrencilerine kadar emek veren herkese çok teşekkür ediyorum. Ev sahipliği ve destekleri için OMÜ Rektörümüze ve sempozyumu onurlandıran sayın Vali’mize de şükranlarımı sunuyorum. Sempozyumun başarılı geçmesi dileğiyle huzurlarınızdan ayrılıyorum.”

İ. Evre Çoruh’tan sonra kürsüye çıkan OMÜ Rektörü Yavuz Ünal,  “Samsun tarihi bir dönemini yaşıyor.” diyerek sözlerine başladı. Rektör Ünal sözlerini şöyle sürdürdü;  “Eğer geleceğe hâkim olacaksak ve geleceğe ilişkin bir şeyler inşa edeceksek önce geçmişteki köklerimizi sabitlenmesi ve bunun masanın üzerine konulması gerekiyor. Bu nedenle Samsun, tarihi bir dönemini yaşıyor. Türkiye’de kendisinden söz ettirecek müzemiz yakın zamanda açılacak. Bir taraftan bu sempozyumun, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında sadece resmî bir etkinlik olarak değil de bunun kültürünü oluşturmak ve toplumda heyecan uyandıran bir unsur olarak algılanmasını sağlamak için yaklaşık 10 gün süren bir etkinlik programı planlandı. Bunun içerisinde farklı çalıştaylar, sempozyumlar, sergiler ve tanıtımlar gerçekleştirildi. Bir milletin ihraç edilen, eklemlenen kültürlerle var olması ve bekasını garanti altına alması mümkün değildir. Özellikle kültür emperyalizminin bu kadar güçlü olduğu bir dünyada kendi kültürümüze, kendi değerlerimize, kendi kültürel mirasımıza el atma noktasında özel bir özen göstermemiz gerekiyor. Türk milletinin mirasının özel olarak çıkarılması, sergilenmesi ve bunun hikâyesinin de yazılması gerekiyor. Bu noktada hikâyenin yazılması hatta mitolojinin oluşturulması gerekiyor. Mitoloji, hikâye ve masal; bütün bunlar kültürümüzü taşıyan ve besleyen unsurlardır. Eğer bir milletin anlatacak mitolojisi, masalı yoksa hiçbir şeyi yok demektir. Kendisini ortaya koyacağı çok varlığı yok demektir.”

Açılış törenini onurlandıran Samsun Valisi Orhan Tavlı, “Samsun’da doğal güzellikler muhteşem.” diyerek sözlerine başladı. Vali Tavlı konuşmasında özetle şunlara değindi; “Karadeniz Kuş Cenneti diyoruz ama buralara sadece kuş cenneti ve Karadeniz olarak bakamayız. O kuş cennetinin Kızılırmak ve Yeşilırmak Deltasını oluşturan bir tarihi var. Bu deltaların üzerinde bilim insanlarımız çalışmalar yapıyor. Bu çalışmaları bir araya getirmemiz lazım. Ayrıca geçmiş medeniyetler burada bereketli topraklar oluşturdu. Bereketli toprakları oluştururken üreten şehirleri de meydana getirmiş oldu. Bu konuda parça parça yapılan çalışmalar, OMÜ’nün değerli öğretim üyeleri ve siz gençlerimizle birlikte buranın tarihini çıkarabilirsek insanlığa başka bir hizmeti de dahil etmiş olmanın mutluluğunu hep beraber yaşamış oluruz. Arkeolojik alanlar multidisipliner yaklaşımın tam da merkezi olan alanlardır. Bütün bilim dallarının orada çalışma yapması gerekiyor.  Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten bize miras olan tarih ve kültür kurumlarını görüyoruz. Atatürk, kültürün araştırılması ve kurulması için kurumlar oluşturarak bu kurumları bize miras bırakmıştır. Bizim medeniyetimiz, tüm medeniyetler tarihinin ve kültürünün hepsini sahiplenip ortaya çıkaran insanlıkla buluşturan ve bu kadim medeniyetleri koruyup, kollayan bir medeniyet olduğunu gösteriyor.”

Protokol konuşmalarının ardından OMÜ Devlet Konservatuvarı Türk Müziği Bölümü öğretmen öğrencileri tarafından hazırlanan bir dinleti sunuldu. Ardından, kısa bir süre önce vefat eden Sanat Tarihçisi Dr. Adil Özmen’e ithaf edilen açılış oturumuna geçildi. Oturumu Kemal Özkurt yönetti. Oturumun tek konuşmacısı Bilim Kurulu üyemiz Prof. Dr. Abdülhamit Tüfekçioğlu, “Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Kitabeleri ve ‘Türkiye Cumhuriyeti’ Yazılı İstifler” başlıklı bildirisini sundu.

Öğleden sonra ise dört ayrı salonda eş zamanlı olarak yapılan oturumlara geçildi.

Dört gün sürecek olan etkinliğe dair sempozyum programına buradan ulaşabilirsiniz.