1996 Yılı Kurum Kitapları
Tebrizli Ahmedî Esrâr-Nâme (İnceleme-Metin) – Gönül Ayan
Türk Edebiyatı’nda Esrâr-nâmeler araştırılması ve incelenmesi ihmal edilmiş konular arasındadır. Esrâr-nâmeler arasında en beğenileni, tekke ve derviş muhitlerinde sevilerek okunan Tebrizli Ahmedî’nin Esrâr-nâmesi olmuştur. Tebrizli Ahmedî bilindiği gibi Akkoyunlular dönemi emirü’l-ümerası Sufi Halil’in mahiyetindeki şairlerden olup, Yusuf ve Zeliha kıssasını yazmakla görevlendirilmiştir. Tebrizli Ahmedî’nin Esrâr-nâme’sinin konu edildiği eserde, hayatı, eserleri, divan şiirinde mesnevi, Türk edebiyatında Esrâr-nâme, Esrâr- nâme’nin dili ve üslubu, Attar’ın Esrâr-nâmesi ile Ahmedî’nin Esrâr- nâmesi arasındaki benzer ve farklı yönler vurgulanmıştır. 1865 beyit tutan Esrâr-nâme çeşitli yönlerden ele alınarak değerlendirilmiştir. Bu arada Esrâr-nâme’nin müellifi, ikinci bir eseri olan Yusuf ve Zeliha mesnevisinin de yardımıyla, edebiyat tarihimizdeki yerine oturtulmaya çalışılmıştır.
Anadolu Selçuklu Türbeleri – Hakkı Önkal
Selçuklular çağında ülkenin yeniden imar edilmesi yönündeki bu kesif etkinlik sırasında çok sayıda türbe yapılmıştır. Türk mimarisinin önemli bir kolunu oluşturan mezar yapıları Anadolu’da güçlü bir gelişme gösterir. İran ve Horasan’daki geleneğe bağlı tiplerin özgün uygulamalarının yanı sıra yeni tipler doğmuş ve bunların anıtsal örnekleri vücuda getirilmiştir. Türk mimarisinin önemli bir kolunu oluşturan mezar yapıları Anadolu’da güçlü bir gelişme göstermiştir. Türbeler sadece kurucuların adına yapılan bir medfen değil, belki ondan da fazla yeni fethedilen toprakların koruyucuları olarak manevi ve ruhani birer ocak gibi telakki edilen mahallerdir. Eserde yer alan 118 türbe plan ve kesitleri, resimleri, kitabeleri ve bezemeleri ile ayrıntılı olarak ele alınmış ve tarihlendirilmeleri tartışılmıştır. Kitabın ikinci baskısı 2014 yılında yapılmıştır.
Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nin Kuruluşu – Adnan Ataç
Eserde, Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) olarak bilinen, ancak kurulduğu zamanki adıyla Gülhane Seririyat Hastanesinin nasıl ve hangi şartlarda kurulduğu ve kuruluşunun Türk tıbbının modernleşmesine yaptığı katkılar incelenmiştir. Bu amaçla Gülhane’nin kurulduğu 1898 yılı ve 1898-1904 arasındaki ilk yılları araştırmanın hedefi olarak belirlenmiştir. Gülhane’yi kuran Robert Rieder’in Almanya’dan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane müfettişi olarak getirilişi, getirildikten sonra yaptıkları, Türk tıp eğitimi ve tıp okulu ile ilgili olarak düzenlediği raporları ve bu raporları doğrultusunda Gülhane’yi kuruşu ve Gülhane’deki çalışmaları ile getirdiği yenilikler ayrıntılı olarak incelenmiştir Dönemin İstanbul’daki diğer hastaneleri ile doğrudan karşılaştırma yapılmamış, Gülhane’nin kuruluş öncesi, kuruluşu, idaresi, eğitimi ve hasta bakımı konularında bilgiler verilmiştir.
Şemseddîn-İ İtâkî’nin Resimli Anatomi Kitabı – Esin Kâhya
Eser, Türkçe olarak kaleme alınmış olup, içinde Tanrı’ya Peygamber’e ve devrin padişah ve ileri gelenlerine yazılmış Farsça şiirler içermektedir. Bilindiği üzere Osmanlı İmparatorluğu’nda anatomi konusunda yazılmış, müstakil eserler sayıca çok azdır. Dolayısıyla, İtâki’nin Kitâb-ı Teşrîh-i Ebdân’ı Osmanlı İmparatorluğu’nda kaleme alınmış nadir resimli anatomi eserlerinden biridir. Doktora tezi olarak hazırlanan eser ayrıntılı olarak incelenmiş, tenkitli metin bugünkü Türkçe’ye çevrilmiş, klasik devirde İslam dünyasında ve Avrupa’da Modern çağın başında yapılan anatomi çalışmalarıyla karşılaştırılmıştır. Yazar, eserde, anatomi terminolojisi sunarak katkıda bulunmuştur. Ayrıca, organlar, organların yapısı, ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Kitabın son baskısı 2022 yapılmıştır.
Talîm-İ Edebiyat’ın Retorik Ve Edebiyat Nazariyâtı Sâhasında Getirdiği Yenilikler – Kâzım Yetiş
Talîm-i Edebiyat Türk edebiyatının batıya yönelme safhasında onun nazariyâtta sözcülüğü vazifesini görmüş, Tanzimattan sonra batı tesirinde gelişen edebiyatımızın kaide ve prensipleri ile nazariyâtını tespit etmiş, bu yolda yeni yetişecek nesillere rehberlik etmiş bir eserdir. Bu eserde, Talîm-i edebiyatı ortaya çıkışından, getirdiği yeniliklerin tahlilinden, devrinde nasıl karşılandığına, sahasındaki eserlere nasıl tesir ettiğinden, daha sonraki devrelerde nasıl değerlendirildiğine kadar çeşitli cepheleriyle ihataya çalışan, başta gazete ve mecmualar olmak üzere, geniş ve dağınık bir sahada taramalara dayanan, öncelikle Lefranc olmak üzere garp retoriği ve edebiyat nazariyeleri arasındaki münasebetleri bulmaya çalışılmış, edebiyat tarihinin şimdiye kadar ihmal edilmiş bulunan bir konusu aydınlatılmıştır.
Her Rengden Dünenden Bugüne – Hamid Nutki (Aytan)
İran Türklerinin önde gelen bilim adamlarından ve Varlık dergisinin kurucularından biri olan şair Hamid Nutki, günümüz Türk şiirinin görkemli temsilcilerindendir. Hamid Nutki’nin çağdaş Oğuz Türkçesi’yle yazılı modern insanın, gerçek bir entelektüelin iç dünyasını, ideallerini ve kaygılarını yansıtan, İran Türk edebiyatının ufuklarını bir yandan Türkiye, Kuzey Azerbaycan, diğer yandan Avrupa’ya kadar genişleten eserde yer alan şiirleri, derin bir kültüre, duygu yüklü, büyüleyici bir tesire sahiptir.
Nevruz Ve Renkler Türk Dünyasında Nevruz İkinci Bilgi Şöleni Bildirileri – Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı
Konusunun Nevruz ve renkler olarak belirlendiği, Türkiye’den 19, Türkiye dışından 15 olmak üzere 34 bilim insanının sunduğu bildirilerin yer aldığı eserde, Türk Dünyasında renkler ve sarı, kırmızı ve yeşil rengin özellikleri, Türk kültüründe renk kavramı, Türkmenlerde, Kazaklarda ve Hunlarda renk ve yön bilgisi konu edilmiştir. Ayrıca Türk Dünyasında ve Osmanlılarda Nevruz bayramı kutlamaları anlatılmıştır.
Uluğ Bey ve Çevresi Uluslararası Sempozyumu Bildirileri – Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı
Eserde fizik, matematik, astronomi alanlarında şöhret kazanmış bir ilmî şahsiyet olan Uluğ Bey’in konu edildiği uluslararası sempozyum bildirileri yer almaktadır. Sempozyumda Türk ve Müslüman bilim adamı Uluğ Bey’in Orta ve Batı Asya ile Osmanlı sahasındaki bilime katkısı, sunulan bildiriler ile ortaya çıkarılmıştır.
Uluslararası Mimar Sinan Sempozyumu Bildirileri – Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı
Eser, Mimar Sinan’ın ölümünün 400. Yıldönümü münasebetiyle Mimar Sinan’ı incelemek, onun mensup olduğu kültür ve düşünce ortamından aldığı etkileri ve onun gerek çağdaşlarında ve gerekse kendinden sonraki kuşaklarda yolunu açtığı eğilim ve gelişmeleri belirlemek amacını taşımaktadır. Kitap bu amaçla gerçekleştirilen Sempozyumda sunulan bildirilerden oluşmuştur. Sempozyumda 15’i yurtdışından, 21’i Türkiye’den katılan 36 bilim insanı Mimar Sinan’ı yaşadığı dönem, yapıların plan, malzeme teknik vb. özellikleri, süslemeleri açısından enine boyuna tartışmıştır.
Uluslararasi Nasreddin Hoca Bilgi Şöleni (Sempozyumu) Bildirileri – Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı
Uluslararası Nasreddin Hoca Bilgi Şöleni (Sempozyumu) bildirilerinin bir araya getirildiği eserde, Nasreddin Hoca, dönemi ve çevresiyle çok çeşitli yönlerden ele alınıp incelenmiştir. Yurtiçinden ve Türk Cumhuriyetlerinden geniş katılımla sunulan bildirilerde Türk düşünce dünyasının, mizah edebiyatının, kültür ve sanatının en seçkin siması Nasreddin Hoca’nın şahsiyeti duygu ve düşünce dünyasıyla bütünleşen çizgide fıkraları etrafında bilgiler verilmiş, açıklamalarda bulunulmuş, kendisinin Türk dünyası içerisindeki birleştirici, bütünleştirici kimliğine temas edilmiştir.