1991 Yılı Kurum Kitapları
Divan Şiirinde Hikemî Tarzin Büyük Temsilcisi Nâbî – Mine Mengi
17. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış olan Nâbî, Divan edebiyatının sayılı ustaları arasında yer almıştır. Eski edebiyatımızda hikemî şiir tazının en başarılı örnekleri, Nâbî tarafından verilmiş ve Nâbî kendisinden sonra hikemî yolda yürüyen birçok şair tarafından takip edilmiştir. Nâbî’nin hikemî şiire yönelişinde yetiştiği çağın siyasi ve sosyal yapısının büyük etkisi olmuştur. Bu nedenle kitapta, şairin yaşadığı devir tanıtılmıştır. Ayrıca, şairin yetiştiği edebi çevre ve bu çevre içerisinde şairin edebi kişiliği belirtilmiştir. Nâbî’nin şiirinde hikmet, metafizik, bilgi, ahlak konularına yer verilirken dünya görüşü ve hayat anlayışından da söz edilmiştir. Kitabın son basım yılı 2022’dir.
Fehîm-İ Kadîm Hayatı, Sanatı, Dîvân’ı Ve Metnin Bugünkü Türkçesi – Tahir Üzgör
Eserde Dîvân şairi Fehîm’in hayatı sanatı Dîvân’ı ve Dîvân’ın kısmen de olsa anlaşılmasını kolaylaştırmak için, metnin bugünkü Türkçesi verilmiştir. Bir divan şairi olarak Fehîm’in en büyük özelliği kendine has bir üslûp sahibi olmasıdır. Divan şiirinde genellikle kalıplaşmış biçimde tasvir edilen çevre bile onun gazellerinde pitoresk tasvirler ve günlük vakalarla oldukça tabii bir şekilde yer alır. Ayrıca şiirlerinde esas olarak kendi iç dünyasını anlatan şair düşünce yerine muhayyileyi, dış dünyadan çok insanın heyecan ve kederlerini esas temalar tarzında benimseyen divan şiirindeki ilk büyük temsilcilerindendir.
İzmir Hanları – Bozkurt Ersoy
Bulundukları bölgenin günlük yaşantısına yön veren ve şehrin fiziki gelişmesinin yansıtılmasında önemli rol oynayan şehir içi hanlarının bugüne kadar yeterli derecede incelenmemiş olması Türk Mimarisi ile ilgili sentezlerin tutarlılığına da kuşkusuz gölge düşürmektedir. Eserde, İzmir tarihi ve şehrin Osmanlı dönemi ticaret hayatı anlatıldıktan sonra İzmir’deki hanların kataloğu yapılmıştır. Kitapta yer alan 101 şehir içi hanı Osmanlı döneminde önemli bir liman şehri olan İzmir’in ne denli büyük bir ticaret potansiyeline sahip olduğunun bir göstergesidir. Tespit edilen 101 handan, 18 tanesinin günümüze kadar gelmiş olmasına dikkat çekilmiştir. İzmir’deki hanların planı, mimari ve bezeme özellikleri ayrıntılı bir şekilde verilmiş, kitabın sonunda dizin ve bibliyografya yer almıştır.
Kerecî’nin “İlel Hesab El-Cebr Ve’l-Mukâbele” Adlı Eseri – Melek Dosay
Eserde, İslam dünyasının cebir alanında yapmış olduğu katkılardan henüz aydınlanmamış olan İlel Hesab el-cebr ve’l- mukâbele adlı eser ele alınmıştır. Kerecî’nin matematik tarihinde önemli bir yeri vardır. Bu yazmanın içerisinde hiç geometrik şekil bulunmaması konuyu daha da ilginç hale getirmiştir. Çünkü Kerecî’nin incelenmiş olan bir cebir kitabında geometrik izahlar da verip, bu risalesinde bütünüyle cebirsel çözüm yoluna sapmış olması, geometriden bağımsız bir cebirin ortaya çıkış sürecine ışık tutmuştur. Kerecî’nin bu risalesi kısa olmakla beraber, ikinci derece denklemlerinin analitik çözümünde temele konan prensiplerin ispatlarını vermesi bakımından da önem arzetmektedir.
Mısırlılarda Ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi Ve Tıp – Aydın Sayılı
Eser, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde Eski Çağ üzerine verilen ders notlarının genişletilmesinden oluşmuştur. Özellikle ilmin menşei ve ilk oluşumları meselesine ve Yunan ilmi ile Mısır ve Mezopotamya ilimleri arasındaki münasebetlere ışık tutulmaya çalışılmıştır. Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda astronomi, tıp, cebir, geometri konuları ayrıntılı olarak ilk el kaynakları tercümelerine de yer verilerek ele alınmıştır. İlk baskısı 1991 yılında, son baskısı 2022 yılında yapılmıştır.
Mes‘ûd bin Ahmed Süheyl ü Nev-Bahar İnceleme-Metin-Sözlük – Cem Dilçin
Eser, Türk edebiyatında yazılmış beşeri konulu ilk mesnevidir. Bu nedenle eserin XIV. yüzyıl Türk edebiyatında özel bir yeri vardır. Çağdaşı olan mesnevilere göre çok daha sade bir Türkçeyle yazılmış olması dil tarihi açısından da büyük bir önem kazandırmıştır. Bu edebi inceleme dört bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde, Hoca Mes’ud’un hayatı ve edebi kişiliğine, ikinci bölümde eserin tanıtılmasına üçüncü bölümde eserin iç ve dış yapısı ve kahramanları, dördüncü bölümde eserin iki nüshasının karşılaştırılmasına, çeviri yazı ile eleştiri metnine yer verilmiştir.
Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı’nın “Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi ve Tıp” Adlı Eserinin Muhtasarı – Mübahat Türker-Küyel
Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı’nın “Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi ve Tıp” adlı eseri, Önsöz’ü, Giriş’i ve Sonuç’u, Mezopotamyalılarda Astronomi bölümünün Thales’e ilişkin ayrıntıları ele alan kısmı aynen alınarak, buna karşılık Eski Mısır uygarlığı bir yana bırakılarak Eski Mezopotamya matematiği, astronomisi ve tıbbı ise özetlenerek, böylelikle eser kısaltılmak suretiyle bir kez daha sunulmuştur. Hacimli eserlerin çeşitli amaçlarla kısaltılmış olmaları edebi kültürümüzün geleneğidir. Böyle eserlere muhtasar adı verilmiştir.
Sistematik Sosyoloji Yönünden Sosyal Dinamik Bünye Analizi – Nihat Nirun
Eserde, sosyal yapı ile sosyal bünyenin ayrıntılı özellikleriyle, dayandığı prensipler esaslarıyla ortaya konmuştur. Birinci bölümde, sosyal yapının elemanlarını ve değişkenlerini ve bunların karşılıklı bağlantıları gösterilmiştir. İkinci bölümde ise sosyal bünyenin faktörleri belirlenmiş, sistemlerin analizi yapılarak genel prensipler açıklanmış ve buradan da bünyenin kanunlarına ulaşılmıştır. Üçüncü bölümde de problemin somutlaştırılması yapılmış ve örnekler verilerek yapının ve bünyenin farklılıkları gösterilmiş, aynı zamanda yapıdaki unsur ve değişkenler ile bünyedeki faktör ve sistemlerin sosyal hayattaki somut durumları gösterilmeye çalışılmıştır.
Şeyhoğlu Kenzü’l-Küberâ Ve Mehekkü’l-Ulemâ (İnceleme-Metin-İndeks) – Kemâl Yavuz
Siyaset-name olduğu belirtilen eser, Türk Kültür tarihi içinde Kutadgu Bilig’den sonra bu sahada ikinci bir eser olarak kabul edilmiştir. Şeyhoğlu Sadrüddin Mustafa’nın hayatı ve adının anlamı, eserleri ve yazdığı eser Kenzü’l-Küberâ ve Mehekkü’l-Ulemâ hakkında bilgiler, eserin tavsifi, telif sebebi ve adı, kime ne için sunulduğu, eserin muhtevası, şairin Türkçe hakkındaki düşünceleri ve hizmeti, eserin imlâsı ve dili anlatılmıştır.
Tabiat Güzellikleri Ve Kültürel Değerleri İle Tunceli – Kenan Güven
1982 yılında Tunceli valisi iken Kenan Güven’in hazırlayıp fotoğraflar ile zenginleştirdiği eser, Tunceli ilini tabiat güzellikleri ve kültürel değerleri ile tanıtmıştır. Tunceli ilindeki aşiret isimleri, Munzur güzellemesi, Munzur dağları, Munzur ırmağı ve Munzur vadisi, Munzur efsanesi, Gelin pınarı efsanesi, Tunceli’deki eski eserler, Baysungur Camii, Çelebi Ağa Camii, Sağman Camii, Mazgirt kalesi, Elti Hatun Türbesi, Mazgirt ilçesi Kale Köyü Kalesi, Pertek Kalesi, Hamidiye Medresesi, Uzun Hasan Türbesi, İn delikleri, Yelmaniye Camii, Tunceli’deki Mezarlıklar ve Mezar taşları, Pülümür ilçesindeki koç heykelleri, el sanatları dokumaları, mahalli kıyafetler, ziyaretgahlar, yatırlar, efsaneler ayrıntılı bir şekilde fotoğraflarla albüm şeklinde tanıtılmıştır.
Türk Kütüphaneleri Tarihi II Kuruluştan Tanzimat’a Kadar Osmanlı Vakıf Kütüphaneleri – İsmail E. Erünsal
Milli kültürümüzün yazılı ve basılı eserlerini yüzyıllar boyu biriktiren, koruyan, geleceğe aktaran kuruluşlar olarak Türk kütüphanelerinin kültür kurumları tarihinde çok önemli yeri vardır. Kitabın ilk cildi “Başlangıçtan Osmanlı Devletinin Kuruluşuna Kadar Türk Kütüphaneleri’ olarak basılmıştır. İkinci cilt olan eserde, Osmanlı vakıf kütüphanelerinin tarihi gelişimi, kuruluş devri kütüphaneleri, cami ve medrese kütüphanelerinden müstakil kütüphanelere, müstakil kütüphanelerle büyük medrese kütüphanelerinin ortaya çıkışı, vakıf kütüphanelerinin teşkilatı, kataloglama çalışmaları, kütüphane yapıları ve kütüphane eşyaları gibi konular işlenmiştir. Eserin birinci cildi Kültür Bakanlığı yayınları arasında yer almıştır.
Türkiye’de Süreli Çocuk Yayınları – İsmet Kür
Çocuk dergileri, sadece çocuk yazını okutanlar ya da yazın veya basın tarihçileri için değil, yerli, yabancı, Türk kültürel ve sosyal yaşamını inceleyecekler, hatta geçmişini öğrenmek isteyen sade vatandaş için de önem taşımaktadır. Çünkü Türkiye’de yayımlanmış ve yayımlanmakta olan çocuk dergilerini ardı ardına okuyanlar, son yüzyıl süresince toplumun çocuğa bakış açısının, çocuğu ele alış biçiminin geçirdiği evreleri incelemek ve vardığı yeri görmek fırsatını bulurlar. 119 yıldan beri yayımlanan ve ömürleri genellikle pek uzun olmayan çocuk dergilerinin sayısı 200 kadardır. Kitapta, harf devrimine kadar yayımlanmış olan çocuk dergilerinin önemli ya da uzun ömürlü olanlarının üstünde durulmuştur. Eserde, pek çoğu yıpranmış olan çocuk dergileri konularına ve özelliklerine göre tasnif edilmiş, fotoğraflarla ve günümüz Türkçesine çevrilerek belgelenmiştir.
Uluğ Bey Ve Semerkanddeki İlim Faaliyeti Hakkinda Gıyâsüddin-İ Kâşî’nin Mektubu (Ghiyâth Al Dîn Al Kâshî’s Letter On Ulugh Bey And The Scientific Activity In Samarqand) – Aydın Sayılı
Gıyasüddin Cemşid el Kaşi’nin Uluğ Bey ve çevresindeki ilim hareketi üzerinde babasına yazdığı mektup, Farsça metni ve Türkçe ve İngilizce tercümesi ile sunulmuştur. Bu mektupta, Uluğ Bey (13921449) hakkında ve onun teşvik ve himayesi altında Semerkand’da cereyan eden ilmî faaliyet etrafında birçok yeni ve ilgi çekici bilgiler yer almıştır.
Atatürk – A. Turan Oflazoğlu
Cumhuriyet Dönemi tiyatro yazarlarından A. Turan Oflazoğlu’nun Atatürk’ün Milli Mücadele Yılları’nı anlatan oratoryo türünde kaleme aldığı librettolarından biridir. 1984 ve 1985 yıllarında Türk Dili Dergisi’nde bağımsız bölümler halinde yayımlanan ve tamamı Atatürk adıyla 1991 yılında Kurumumuzca basılan bu eser, “Atatürk Kurtuluş Savaşına Başlıyor,” “Atatürk Ankara’ya geliyor” ve “Anıtkabir” kısımlarından oluşur. Eserde, bir milletin ancak kendi çabasıyla esaretten kurtulabileceğinin teması işlenmiş ve Atatürk’ün şahsında bu mücadelenin sadece Türk İstiklal Savaşı’yla sınırlı kalmayıp bütün mazlum milletlere örnek teşkil edeceği savunulmuştur. Kitap, Milli Mücadele’nin başlangıcını, Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya gelişini ve sonrasını konu edinen çok özel bir eserdir. Eserde Kurtuluş Savaşından başlayarak Atatürk’ün Ankara’ya gelişi konu edilmiştir.
Cem Sultan – A. Turan Oflazoğlu
İlk baskısı 1986 yılında Kurumumuzca yapılan Cem Sultan, Cumhuriyet Dönemi tiyatro yazarlarından A. Turan Oflazoğlu’nun iki perdelik tragedyalarından biridir. Oyunda Ağabeyi Sultan II. Bayazıt’ın hükümdarlığı ele geçirmesine isyan edip yıllarca onunla savaşan ve Rodos, Mısır, Fransa, Roma gibi yerlere sığınmak zorunda kalan Fatih’in küçük oğlu Cem Sultan’ın macerası anlatılır. Osmanlı’ya sultan olamayan Cem, nefsine yenik düşer ve iki perde boyunca kendi trajik sonunu hazırlar. Eser Cem Sultan’ı anlatan iki perdelik bir tiyatro oyunudur. Eserde babasının mirasını daha iyi taşıyacağı düşüncesiyle Osmanlı tahtının peşine düşen Cem Sultan’ın hayatı, aktarılmıştır. Yazarının tiyatromuza yeni bir soluk getiren Cem Sultan, tiyatro severlerin bir solukta okuyacağı bir eserdir.
Güzellik İle Aşk – A. Turan Oflazoğlu
Kurumumuzca 1986 yılında yayımlanan Güzellik ile Aşk, Cumhuriyet Dönemi tiyatro yazarlarından A. Turan Oflazoğlu’nun iki perdelik oyunlarından biridir. Güzellik ile Aşk, Şeyh Galip’in “Hüsn-ü Aşk”ından esinlenilerek kaleme alınmış bir oyundur. Eserde, kavuşmanın bedeli ödenmeden sevgiye ulaşmanın mümkün olamayacağı teması işlenir. Oflazoğlu, bu oyunda halk ve divan şiirinden ziyadesiyle faydalanmıştır. Yazar, Şeyh Galip’e büyük bir saygı beslemektedir. Güzellik ile Aşk için bir anlamda günümüz Türkçesinin başarıyla kullanıldığı “Hüsn-ü Aşk” mesnevisinin modern bir uyarlamasıdır diyebiliriz. İnsanoğlu var olduğundan beri temel kaygılarından olan Güzellik ile Aşk, Turan Oflazoğlu’nun bu eserinde dile getirilmiştir. Çözümlenmesi mümkün gözükmeyen bu sorun, tiyatro severlerin keyifle okuyacağı eserde bir kez daha ele alınmıştır.
İstiklal Harbi’nde Mücâhit Kadınlarımız – Fevziye Abdullah Tansel
Kitapta, İstiklal Harbinden önceki Mücahit Kadınlarımız adlı bölümde yakın tarihimizdeki harplere fiilen katılan kadın mücahitler ve İstiklal Harbinde cephe gerisinde çalışan mücahit kadınlar anlatılmıştır. Ayrıca, adları tespit edilen on üç mücahit kadının ne zaman hangi savaşlarda bulundukları, gösterdikleri kahramanlıklar hakkında bilgi verilmiştir. Eserin 1. bölümünde yakın tarihimizdeki harplere fiilen katılan kadın mücahitlerimiz ele alınmıştır. 2. Bölümün ilk kısmında çoğu tanınmış ailelerden, yüksek öğrenim görmüş İstanbul hanımlarının 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali üzerine İstanbul’un birçok semtinde tertipledikleri mitinglerden, Yunan zulmü dolayısıyla yabancı devletlere çektikleri ve Milli kuvvetleri destekleyici protesto telgraflarından söz edilmiştir. İkinci bölümün ikinci kısmında ise adları tespit edilebilen on üçünün ne zaman hangi savaşlarda bulundukları, gösterdikleri kahramanlıklar hakkında bilgi verilmiştir.
Türk Askeri İçin Savaş Şiirlerinden Seçmeler (1914-1918) – Sadri Karakoyunlu
Ayrı kıtalarda birbirinden çok uzak, çeşitli tabiat ve iklim koşullarına sahip savaş cephelerinde Mehmetçiğin gösterdiği feragat ve fedakarlıkları anlatabilecek o dönemin ünlü şair, yazar ve fotoğraf sanatçılarından oluşturulan bir grup, Enver Paşa’nın daveti üzerine, Çanakkale’ye ve diğer cephelere (Kafkas, Irak, Suriye, Sinâ, Romanya ve Galiçya vb.) gönderildiler. Bu savaş cephelerinde üstün düşman kuvvetlerine karşı Mehmetçiklerin nasıl kahramanca savaştıklarını yakından gördüler. Yazdıkları şiir, makale, ve bunları tamamlayan çeşitli fotoğraflarla Türk askerini inançları, karakter yapıları, duygu ve diğer üstün özellikleriyle anıtlaştırarak dergilere konu yaptılar. Eser 1915 yılında bastırılarak cephelere ve yurt geneline dağıtılan Harp Mecmuasında yayımlanan şiir, yazı ve fotoğrafların tekrar ele alınarak tanıtılmasından oluşmuştur. Ayrıca şairlerin kısa biyografileri de verilmiştir.
Ölümünün Üç Yüz Ellinci Yılında Nef’î – Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı
XVII. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olup, Eski Türk edebiyatının kaside üstadı olarak tanınan Nef’î’nin asıl adı Ömer’dir. Soyu hakkında en mühim kaynak Prof. Dr. Abdülkadir Karahan tarafından bilim âlemine tanıtılan Gelibolu’lu Ali’nin Mecma’ul-bahreyn adlı Farsça eseridir. Nef’înin çocukluğu ve gençliği hakkında hemen hemen hiçbir şey bilinmemekle beraber, şairin eserlerinden iyi tahsil gördüğü, Arapçayı ve Farçayı çok iyi öğrendiği , Fars edebiyatını yakından takip ettiği anlaşılmaktadır. Nef’î, Türk edebiyatında şiirini övgü ve yergiye adamış, en çok bu yönleriyle tanınmış şairlerin başında gelir. Ölümünün 350. yılında düzenlenen anma toplantısındaki Prof. Dr. Mehmet Çavuşoğlu, Doç. Dr. Tulga Ocak, Prof. Dr. İsmail Ünver, tarafından sunulan bildirilerin yer aldığı eserde, Nef’î ve Türk Edebiyatındaki yeri, övgü ve yergi şairi olma özelliği dile getirilerek kasidelerinden örnekler ve açıklamalar verilmiştir. Eserin birinci baskısı 1987 yılında yapılmıştır. Kitabın sen baskısı 2021 yılında yapılmıştır.